9 Mayıs 2015 Cumartesi

Kinetik Sanat (Kinetic Art)

   Hareket olaylarını inceleyen bilim dalıdır. 20. yy.’ da Amerika’ da doğmuş olan Op’art duran ya da hareket halinde bulunan objelerin retina ile algılanması olayı denemelerini konu edinen bir sanat türüdür. Optik deyimi hareket olayını da kapsamaktadır. Böylece kinetik-optik deyimi birbirine yakın anlamda kullanılmaktadır. Kinetik sanat büyük ölçüde optik özellik göstermektedir.
Önceleri fizik ve kimya dallarında hareketle ilgili olayları tanımlamak için kullanılan kinetik sözcüğü 1945’ten sonra sanatçıları ilgilendirmeye başlamış, ışık ve hareket, plastik ve görsel sanatların tasvirinde estetik öğeler ve ifade araçları olmuştur. 1960’ ta kinetik, sanat kronolojisinin yayınlanışıyla sanat dilinde yer etmiştir.
Arkaik sanatların hareketsiz, blok gibi görünen heykelleri zamanla ve sanat anlayışlarına göre hareketlendirilmiş, barak sanat aşamasında hareket ve ışık temel sanatsal ifade öğeleri sayılmıştır. Bernini’nin Apollon ve Daphne, Prosperina’nın kaçırılması, daha sonraları Carheaux’un La Danse’i, Rude’ün Marseillaise grup heykellerinde hareket, ifadenin tümüyle bütünleyici elemanları olarak değerlendirilmiştir. Fütürist resim ve heykel sanatçısı Baccioni tümüyle hareket algısı veren mekanda tek fom sürekliliği adlı bronz heykelini, hareket olayını somutlaştırmak için yapmıştır.
Kinetik Sanat’ın Başlangıcı
Bauhaus, Rus Konstrüktivistleri, De Stilj hareketi ve daha yakın dönemlerden Alexandre Calder bu akımın kaynağını oluşturmaktadır. Kinetik sanat ilk kez konstrüktivistlerce ortaya atılmış ve bu sanat düşüncesini Pevsner ve Gabo kardeşler manifestolarında şöyle savunuyorlardı. “Sanatın Mısır’ dan gelme bin yıllık yanılgısından, sadece statik ritimlerden oluşabileceği yanılgısından kendimizi kurtarmalıyız. Çağımızın duyarlılığının ana biçimi olarak, sanatın en önemli unsurlarının kinetik ritimler olduğunu bildiriyoruz.” İlk kinetik heykel bu anlayışla 1920’ de N. Gabo tarafından yapılan “kinetik heykel: Yükselen ve Duran Dalga” dır.
Alexander Calder (1898-1976)
ABD’li heykelci ve ressam. Geliştirdiği Mobil’lerle heykel alanına hareket kavramını sokan sanatçıdır. 1923’de Newyork’ta sokak ve metrodaki insanların eskizlerini yapan Calder, tek bir çizgiyle hareket duygusunu yaratabilmiştir. Sirklerden de esinlenerek hayvan, akrobat ve palyaçoları işlediği desenler yapmıştır. 1925’de desenlerden yola çıkıp ilk tel heykelleri yapmaya başlamış, 1927’de devinen oyuncaklar üretmiştir. 1930’larda soyut konstrüksiyonları, portreleri ve tel heykelleriyle Amerika ve Paris’te ün kazandı. Mondrian’dan etkilenmiş ve “devinen modrianlar” üretmeyi amaçlamıştır. 1931’de Soyutlama – Yaratma Topluluğuna katılmış aynı yıl, figüratif olmayan ilk kinetik konstrüksiyonunu yapmıştır.
Calder’in elle yada motorla hareket edebilen yapıtlarını 1932’de Duchamp “mobil”ler olarak adlandırmış. Aynı yıl ARP’da sanatçının hareket etmeyen kuruluşları için “stabil”ler deyimini önermiştir. Daha sonra bu deyimler tüm diğer heykeller içinde kullanılır olmuştur.
1950’lerde kuleler diye adlandırdığı “duvar mobilleri” “çanlar” diye adlandırdığı “ses mobilleri” üretmiştir. 1959 tarihli stabil, ince siyah metalden yapılmış dört ayağa oturan bir korstrüksiyondur.
Komik ve fantastik olana sürekli ilgi duyan Calder yapıtlarında bu nitelikleri vermeye amaçlamıştır.

Sanatçının Eserleri:


La grande vitesse (1969)


 (1967)

1 Mayıs 2015 Cuma

Minimalizm (Minimal Art)

Minimalizm, modern sanat ve müzikte, kökeni 1960'lara giden, sadelik ve nesnelliği ön plana çıkaran bir akımdır. ABC Sanatı, Minimal Sanat gibi tabirlerle de anılır.
Görsel Sanatlarda Minimalizm
Soyut dışavurumculuğun biçime ve duyguya verdiği aşırı öneme karşı bir tepki olarak, nesnenin nesne olma özelliğine dikkat çekmek ve ifade, tarihsel, sembolik anlamlarını minimuma indirmek amacıyla hareket etmiştir. Minimalist sanatçılar, nesnelere ve nesnelliğe olan bu ilgi nedeniyle genellikle heykel üzerinde yoğunlaşmışlardır. Bu alandaki önemli isimler arasında Carl Andre, Sol LeWitt, Robert Morris, Richard Serra, Donald Judd, Dan Flavin sayılabilir. Süreç sanatı, arazi sanatı, performans sanatı ve enstalasyon sanatı minimalizmden etkilenerek ortaya çıkmıştır.


Richard Serra, "Berlin Eğrileri" (1986, çelik) Berlin

Ludwig Mies van der Rohe'in restore ettiği barselona'daki German Pavilion


Hard-Edge






















  • 1960’larda  ABD’de etkin olan ve Op Art’tan türemiş bir akımdır.
  • Nesnel olmayan bir anlayışla tuval geometrik form ve çizgilerle bölünür. Geniş renkli alanlar ve keskin formlar akımın temel özellikleridir.
  • Sanatçılar genellikle parlak metalik renkler ve akışkanlığından yararlanmak için akrilik boya kullanırlar.
  • Tuvali bantlarla geometrik form ve çizgilerle bölmüşler, keskin köşeler elde etmişler, boyayı uyguladıktan sonra bantları çıkarmışlardır.
  • Bu stil, Kasimir Malevich, Wassily Kandinsky, Theo van Doesburg ve Piet Mondrian’ın erken tarihli eserlerinden ilham almıştır.
  • Barnett Newman’ın (1905-1970) yüzey bütünlüğünü dikey ve yatay çizgilerle bölümlere ayırması  Hard Edge akımının habercisi olmuştur.
  • Sert Kenar ya da Kesin Sınır anlamına gelen bu eğilimde renk, kenarları net bir biçimde sınırlandırılmış yüzeyler içinde kullanılmıştır.
  •  Barnett Newman, Ad Reinhardt, Robert Motherwell 1960’larda Soyut Dışavurumculuk içinde yer alan bu eğilimin önemli temsilcileridir.
  • Hard Edge, Geç Resimsel Soyutlama ile Minimalizm arasında aracı bir eğilimdir.
  • Josef Albers,  Robert Indiana, Ellsworth Kelly,  Kenneth Noland, Ad Reinhardt,  Bridget Riley,  Jeffrey Steele, Frank Stella, Victor Vasarely bu akım ile ilişkilendirilen sanatçılardır.


Robert Indiana (1928)

1928 doğumlu Robert Indiana, assamblaj sanatı, Sert Kenar Resmi ve Pop Art’a katkılarda bulunmuş bir sanatçıdır. “İşaretlerin ressamı” diye anılır. Amerikan kimliğinin, şahsi tarihinin, soyut olanın ve dilin gücünün ağır bastığı eserler vermiştir. Sahne kostüm ve dekoru da tasarlamıştır. Eserlerinde yazıyı kullanacak genç sanatçıların öncüsü olmuştur.








Sanatçının Eserleri


Robert Indiana, Love, Pul. Indiana’nın en ünlü eseri L0VE ilk olarak 1958’de Indiana’nın şiirlerinde ortaya çıktı. Daha sonra Sevgi Tanrı’dır (Love is God) yazan tablosunda, 1964 yılında ise kırmızı-yeşil-mavi renklerle MOMA için Noel kartı olarak kullandı. İlk kez 1973 yılında 8 cent’lik pulun üzerine basıldı ve LOVE pulları serisi devam etti. Pek çok teknikle tekrarladığı Love’ın serigrafik ilk üretimini 1966 yılında yaptı. Anıtsal Love heykelleri bir çok noktada yerini aldı, logo olarak kullanıldı.
Robert Indiana, Love, Pul.
Indiana’nın en ünlü eseri L0VE ilk olarak 1958’de Indiana’nın şiirlerinde ortaya çıktı. Daha sonra Sevgi Tanrı’dır (Love is God) yazan tablosunda, 1964 yılında ise kırmızı-yeşil-mavi renklerle MOMA için Noel kartı olarak kullandı. İlk kez 1973 yılında 8 cent’lik pulun üzerine basıldı ve LOVE pulları serisi devam etti. Pek çok teknikle tekrarladığı Love’ın serigrafik ilk üretimini 1966 yılında yaptı. Anıtsal Love heykelleri bir çok noktada yerini aldı, logo olarak kullanıldı.
New York, 6. Cadde’de iki Love heykeli.
New York, 6. Cadde’de iki Love heykeli.

Robert Indiana, Ahava, İbranice Love, 1977. Israel Museum Art Garden, Kudüs. Fotoğraf:www.flicker.com
Robert Indiana, Ahava, İbranice Love, 1977.
Israel Museum Art Garden, Kudüs.